7 Mart 2017 Salı

GÜNDEM: REFERANDUM-5

VURAL SAVAŞ'TAN RP'YE KAPATMA DAVASI
21 Mayıs'ta Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, ''Ülkeyi iç savaşa sürüklediğini'' söyleyerek, RP'nin kapatılması için dava açtı.
FİŞLEMELER VE GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMALAR
Olayları fişlemeler takip etti. Akademisyenler, subaylar ve yöneticiler görevlerinden uzaklaştırıldı.
ÜNİVERSİTEYE GİRİŞTE KATSAYI ENGELİ
Meslek liselerinin ortaokul kısımları kapandı. Bazı öğrencilerin üniversitelere girişi, katsayı uygulaması ile engellendi.
3 Haziran'da Susurluk Davası 7 ay aradan sonra DGM'de başladı.
GENELKURMAY'DAN FİRMALARA AMBARGO VE YARGI ORGANLARINA BRİFİNG
7 Haziran'da Genelkurmay, irticai faaliyetleri desteklediğini iddia ettiği firmalara ambargo koydu.
10 Haziran'da Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyeleri Genelkurmay Başkanlığı'na çağrılarak kendilerine irtica konusunda brifing verildi.
BAŞBAKAN ERBAKAN İSTİFA ETTİ
18 Haziran'da Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti. İstifasının nedeninin başbakanlığı Tansu Çiller'e devretmek olduğunu belirtti.
DEMİREL'İN GÖREVİ YILMAZ'A VERMESİ VE ANASOL-D HÜKÜMETİ
19 Haziran'da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini o sırada arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller'e vermeyip, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi.
30 Haziran'da Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'la birlikte ANASOL-D Hükümeti'ni kurdu.

                               28 şubat döneminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) olan Recep Tayyip Erdoğan, Siirt’te bir şiir okudu diye hapse atılmıştı. Peki, dünya siyasi tarihinde emsali olmayan böyle bir suçtan dolayı hapse atılmasının asıl nedenleri neydi? İşte bunun gerçek sebeplerini bizzat yaşadığım için anlatmaya çalışacağım…
17 Aralık 1997 tarihinde bu meydanda, okuduğu Milli Eğitim Bakanlığının, Talim Terbiye Kurulunun onayıyla geçmiş bütün kitaplarında yer alan Ziya Gökalp'e ait bir şiirle başlayan ve cezaevinde sonuçlanan bir süreci hatırlıyor muyuz, biliyor muyuz? Türkiye'nin nereden nereye geldiğini bu vesileyle bir kez daha hatırlayalım, özgürlük neymiş bunu bir kez daha hatırlayalım.
Ne diyordu o şiirde; “'Minareler süngü, kubbeler miğfer; camiler kışlamız, müminler asker. Bir şey beni sindiremez; gökler, yerler açılsa, üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsa; Biz oyuz ki; imanıyla övündüğümüz ecdadımız, titretici şeylere hiçbir gün diz çökmemiş; zaferlerin kapısı, Anadolu'nun tapusu Malazgirt'ten ta Çanakkale'ye imanın geçilmez kalesine kadar bizi zaferden zafere koşturan şey işte şu anda içinde bulunduğumuz inanç birliğidir”.
Ordudan eşlerinin başörtüsü nedeniyle atılmış olan binlerce asker Erdoğan ile birlikte direniyor baskı ve yıldırmaya karşı meşru haklarını kullanarak mücadele ediyordu. İşte darbecileri ve diktatörlük heveslilerini çıldırtan neden buydu. Yoksa şiir yüzünden kimse hapse atılmaz…

                   Üniversitelerde başörtülü kızların yaka paça dışarı atıldığı günler ikna odalarının kurulduğu başörtünün gericilik olduğu yobazlık olduğunu anlatan sözde prof.'lar dekanlar rektörler aydınlar kuranı kerim'de başörtü ayeti yok diyecek kadar cahilleşen siyasiler...
                   TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin başka hiçbir sorunu yokmuş gibi sadece insanların inançlarını denetleyen şekilleriyle sınıflandıran bir yönetim şekli....Adı neydi bu yönetim şeklinin peki ''KEMALİST'' onların deyimi ile ''LAİK'' yani çağdaşlık diyorlar kendilerince...1438 yıl geriye baktığımızda peygamber efendimizin mekkeden medineye hicret etmesinin sebeplerinden müşriklerin putperestlerin yapmış olduğu uygulamaların aynısı uygulanıyordu malesef çağdaşlık adı altında...(devam edecek) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder